Önce şunu bi ayıralım,
Ben yazar değilim, olmayı da
hiç istemedim
Çok da az kitap okumuşumdur,
kendimi yazmak noktasında asla yetkin görmüyorum
Ama bu gidiş nereye?
Bir yerden başlamak lazım,
diyor ve ilk yazıma başlıyorum
"Gerçek Müslüman".
Evet olmaya en çok can attığımız şahsiyet. Kimisi saf ibadetle bu seviyeyi
yakalamaya çalışır, kimisi de iyi insan olmanın, iyilikler yapmanın bu sıfata
layık olmaya yeteceğini düşünür. Ben burada bir bilirkişi gözüyle bakamam konuya,
zira en doğrusunu Allah (c.c) bilir. Ama dediğimiz gibi karınca kararınca bir
bakış açısı daha kazandırmak isterim değerli okurumuza.
Benim penceremden görünen asıl Müslüman
ölçülü bir anahtar gibidir. Hiçbir mevzuda tökezlemez, sıkıntı yaşamaz.
Başarısızlığı dahi başarıdır onun, bilir ki esirgeyen bir, lütfeden birdir. Bu
bağlamda zaman yönetimi, çizmek istediğimiz profilin ilk adımını teşkil ediyor.
Öyleki zaman karmaşasını aşmanın reçetesini de veriyor Yaradan: Beş vakit
Namaz.
Günümüz cahiliyesinin gereğini hatırlayalım.
Sabah geç saatte, belki öğlen uyanıp daha sonra kahvaltı yapmadan okuluna giden üniversite
gençliğimizin , gece kuşların dahi
uyuduğu bir vakitte , sanki yarasa gibi uyanık kalıp filmler seyredişi gece
yarılarını geçen sohbetlerini önümüze koyalım. Ve tabii yine geç uyanış ve
böyle süren bir kısır döngü. Gençliğimiz bu halde. Peki efendim bunun neresi
yanlış nedir bunun doğrusu?
Neresi yanlış kısmına şöyle cevap verelim.
Bu tarz bir yaşamda insan gecenin karanlık 3-4 saatini gündüzün bereketli,
aydınlık 6-8 saatine değişiyor. Güne asıl başlangıç vakti olan sabah namazında
uyanmak bi yana dursun öğlene yakın uyanıyor. Ben şahsen Cuma namazını kaçırana
rastladım. Böyle başlayan bir gün elbette verimsiz bir uykudan ötürü , yorgun argın devam ediyor. Bunun nedeni de şu;
Uyku dediğimiz şey aslında sadece
gözleri kapamak değil. Asıl uyku dinlendirendir, bu dinlendirme de literatürde
“melatonin” adı verilen uyku hormonu sayesinde olur. Bu hormonun salgılanması
ışık varlığında minimuma iner ve insan gündüz ne kadar uyursa uyusun yeterince
dinlenemez. Bu nedenle en verimli uyku 23.00 ve 5.00 arasındakidir. Bu
saatlerde ufak sapmalar olabilir tabi. Yaratan yarattığı şeyi en iyi bilen
olarak zaten sabah namazını emretmiş, “uyanın” demiş adeta. Bizlerse hala
batılı yaşam tarzının bereketsiz sistemiyle devam ediyoruz. Sunu da unutmayalım.
Sabah namazından sonra yatmayan biri , yani 6 saat uyku uyuyan bi insan da
özellikle öğlene doğru müthiş bir yorgunluk hisseder. Bunun çözümünün bilimsel
açıklamasını bulamadım ama Efendimiz s.a.s yetişti imdadıma, sünnette buldum
aradığımı . Öğlen uyunan “kaylule” uykusu(15-25dk) bütün bu yorgunluğu
neredeyse yok ediyor.
Efendim yaptık dediklerinizi ne farkı
olacak diye şöyle bir baktığımızda ne görüyoruz; fazladan 4 saatlik bir zaman,
dinç bir vücut, kazanılan onca sevap ve düzene giren bir hayat.
Varmı başka dileğiniz? Bu
kadarı bana yetiyor da artıyor J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder