Nermin
yorgun bir şekilde bilgisayarının düğmesine bastı, bilgisayarını açtı. Her zaman kullandığı tarayıcıdan önce Facebook hesabına girdi, yorulmuştu ama neden
yorulduğunu o an hatırlamıyordu ya da hatırlamak umrunda değildi, geçmişin ya da geleceğin onun için bir
önemi yoktu, varsa yoksa o andı, “carpe” diyordu ve anı yaşamak için vardı.
Dalgındı, bilgisayar ekranında resimlere bakıp geçiyordu, ekran konserde çekilen selfielerle doluydu, kalabalıklar arasında merkezinde kamerayı tutan kişinin olduğu çevresinde de birkaç kişinin poz verdiği fotoğraflarla doluydu timeline’ı. Tek tek resimlere bakıyor, beğenileri inceliyor, yorumları okuyordu, birden sınıftan arkadaşı Kaan’ın paylaştığı fotoğraf ilişti gözüne, Kaan ve yanında başörtülü bir kız beraber fotoğraf çekilmişlerdi, kızı tanımakta zorlanmadı çünkü ara sıra gittiği camiide birkaç kez görmüştü onu modaya uygun giyindiği, kızın pahalı elbiselerine özenmemiş de değildi. Resme tekrar baktı kız ile Kaan el ele tutuşmuşlardı, Kaan’ın diğer elinde ise yarıya kadar içilmiş bir bira şişesi duruyordu. Nermin içindeki kıskançlık duygusundan mıdır yoksa bir nebze kalan dini hassasiyetten midir gördüğü bu manzara karşısında rahatsızlık duydu. Resmin altına yorum yapmak istedi bir an ama kimseyle böyle konuları tartışacak donanımda olmadığının farkındaydı, üstelik fotoğrafı facebook hesabından gördüğü için kendi duvarında vereceği üstü kapalı tepki de arkadaşları tarafından anlaşılabilirdi. Hemen o ana aklına tweetter hesabı geldi ve oraya bir şeyler karalamaya karar verdi, hiç olmasa içindekini döker ve belki kendine bile anlatamadığı kıskançlık duygusunu bu şekilde bastırabillirdi.
Tweetter hesabını açar açmaz gözüne üstte duran 4 bildirim uyarısı ilişti, bildirimleri çokta merak etmeden butonun üzerine giderek tıkladı, yanılmamıştı 4 bildirimde erkek arkadaşındandı , Foursquare’de gittikleri yerlerin bildirimlerini favorilerine eklemişti. En son attığı tweette “konser sonrası güneş sabah ve gökyüzü” yazmış ardından da bir fotoğraf eklemişti, erkek arkadaşı son olarak bu tweetini favorilerine eklemişti.
Nermin’in aklına akşam ki konser gelmiş Kaan ve elindeki bira şişesini unutmuştu. Ama bir eksiklik hissediyordu içinde, eksikliği hissetmesinin sebebi konser gecesinde yaşadığı hazzı hatırlıyor olmasıydı şüphesiz. Bu hazzı yeniden yaşamak, içinde hissettiği boşluğu doldurabilmek için aceleyle yeni bir sekme açıp arama motoruna youtube yazdı gelen linki tıkladı, fakat sayfa açılamadı. Haftalar öncesinden yasaklanmıştı çünkü, kız yasağa içinde en ufak bir isyan duygusu olmadan başka bir müzik sitesi ismi girdi ve ordan müziklerini dinlemeye başladı. Yasak haklı olsun haksız olsun tepki göstermek aklının ucundan geçmezdi çünkü o anarşistlerin işiydi, anne babası kendini ünversite okuması, kendi ayaklarının üzerinde durabilmesini sağlayacak bir meslek sahibi olması için kilometrelerce öteye okumaya göndermişlerdi.
Müziğin sesi iyi gelmiyordu masanın üst rafına yerleştirdiği hoparlörden sesi açmak için ayağa kalktı sesi açtı, rafta duran aynaya bir müddet boş boş bakıp önceki gün aldırdığı kaşları derinden inceledi. Daha mı güzel olmuştu yoksa kendini giderek daha yapmacık mı yapmıştı bu yeni kaşlar, karar veremedi. Ardından sandalyesine yeniden oturdu ve tweetleri okumaya devam etti. İslami camianın önde gelen fenomenlerinden biri yine sinirlenmiş etrafa atarlı tweetler savuruyordu. Tweetlere göz ucuyla baktı tesettür ve başörtüsü hakkındaydı. Kaan’ın biralı resminin yeniden aklına gelmesiyle dini duyguları kabaran Nermin bu tweetleri okumadan fotoğrafları açmadan retweetlemeye başladı ve hemen ardından tweetter hesabını kapatarak facebook hesabına döndü, islami tessettür sayfalarına girerek kendine yeni tarzlar imajlar geliştirmek için sayfaları gezinmeye başladı.
Facebook sayfasında epeyce gezindikten sonra masanın kenarında duran telefonun bildirim ışığının yanıp söndüğünü farketti mesaj gelmişti. Mesaj sınıftan arkadaşı Sevil’dendi ve ” kızım sen slk mısın” diye yazıyordu. Kız kaşlarını çatarak “Ne diyorsun senb be mal” diye cevap yazdı. Çok geçmeden gelen cevapta aynı seviyesizlikteydi “kızm sen gerzekalı mısın attığın tweetleri okudun mu”. Kız tweetleri okumadan atmıştı ama tessettürle ilgili tweetler olduğunun farkındaydı. Acaba Kaan ve arkadaşı onları ima ettiği mi anladı o yüzden mi böyle yazdı diye düşündü. Çok geçmeden sayfa açıldı, “Her örtülü Müslüman olmayabilir. Görüntü yanıltabilir! Rahibeler de örtünür ama hristiyandırlar ve kiliseye giderler!”,”Başörtüsünü aksesuar gibi kullananların sayısının,iman ettiği için kullananlardan daha fazla olduğu bir toplumda yaşıyoruz” gibi tweetleri retweet yapmıştı, tweetlerin birde resimleri vardı, resimlere bakmak o ana kadar aklına gelmemişti, kız resimin üstüne tıkladı ve birden kendini garip hissetti.
Ekranda konser alanında erkek arkadaşlarının omuzlarında dolanan kızlar vardı, üstelik o gün yayınlanan ulusal gazetelerin birinden alınan resimlerdi bunlar, “Okulda Şenlik” başlıklarıyla yayınlanmıştı resimler. Kendi ayaklarının üzerinde durabilmesini sağlayacak bir meslek sahibi olması için kilometrelerce öteye okumaya gönderen kızlar kedi ayakları üzerinde durmuyor, erkek arkadaşlarının şeddeli ayakları üzerinde durup dans ediyorlardı. Kız o an ne yapcağını kestiremedi birden tüm hayatının karardığını hissetti, rezil olmuştu. Öbür taraftan da gazetenin diğer başlıklarını inceliyordu, “Ünversitede Karşıt Görüşler Arasında Eğlence” başlıklarını gördü, medyanın olayı bir zafer edasıyla sunmasına şaşımıştı doğrusu. Teşhir edilmişti, ahlaksızlığı gözler önüne serilmiş, erkek arkadaşının kendini konser alanında omuzunda taşımasını tüm ülke görmüş ama medya bunu zafer edasıyla servis ediyodu.
Sahi neyin zaferiydi bu?
Dalgındı, bilgisayar ekranında resimlere bakıp geçiyordu, ekran konserde çekilen selfielerle doluydu, kalabalıklar arasında merkezinde kamerayı tutan kişinin olduğu çevresinde de birkaç kişinin poz verdiği fotoğraflarla doluydu timeline’ı. Tek tek resimlere bakıyor, beğenileri inceliyor, yorumları okuyordu, birden sınıftan arkadaşı Kaan’ın paylaştığı fotoğraf ilişti gözüne, Kaan ve yanında başörtülü bir kız beraber fotoğraf çekilmişlerdi, kızı tanımakta zorlanmadı çünkü ara sıra gittiği camiide birkaç kez görmüştü onu modaya uygun giyindiği, kızın pahalı elbiselerine özenmemiş de değildi. Resme tekrar baktı kız ile Kaan el ele tutuşmuşlardı, Kaan’ın diğer elinde ise yarıya kadar içilmiş bir bira şişesi duruyordu. Nermin içindeki kıskançlık duygusundan mıdır yoksa bir nebze kalan dini hassasiyetten midir gördüğü bu manzara karşısında rahatsızlık duydu. Resmin altına yorum yapmak istedi bir an ama kimseyle böyle konuları tartışacak donanımda olmadığının farkındaydı, üstelik fotoğrafı facebook hesabından gördüğü için kendi duvarında vereceği üstü kapalı tepki de arkadaşları tarafından anlaşılabilirdi. Hemen o ana aklına tweetter hesabı geldi ve oraya bir şeyler karalamaya karar verdi, hiç olmasa içindekini döker ve belki kendine bile anlatamadığı kıskançlık duygusunu bu şekilde bastırabillirdi.
Tweetter hesabını açar açmaz gözüne üstte duran 4 bildirim uyarısı ilişti, bildirimleri çokta merak etmeden butonun üzerine giderek tıkladı, yanılmamıştı 4 bildirimde erkek arkadaşındandı , Foursquare’de gittikleri yerlerin bildirimlerini favorilerine eklemişti. En son attığı tweette “konser sonrası güneş sabah ve gökyüzü” yazmış ardından da bir fotoğraf eklemişti, erkek arkadaşı son olarak bu tweetini favorilerine eklemişti.
Nermin’in aklına akşam ki konser gelmiş Kaan ve elindeki bira şişesini unutmuştu. Ama bir eksiklik hissediyordu içinde, eksikliği hissetmesinin sebebi konser gecesinde yaşadığı hazzı hatırlıyor olmasıydı şüphesiz. Bu hazzı yeniden yaşamak, içinde hissettiği boşluğu doldurabilmek için aceleyle yeni bir sekme açıp arama motoruna youtube yazdı gelen linki tıkladı, fakat sayfa açılamadı. Haftalar öncesinden yasaklanmıştı çünkü, kız yasağa içinde en ufak bir isyan duygusu olmadan başka bir müzik sitesi ismi girdi ve ordan müziklerini dinlemeye başladı. Yasak haklı olsun haksız olsun tepki göstermek aklının ucundan geçmezdi çünkü o anarşistlerin işiydi, anne babası kendini ünversite okuması, kendi ayaklarının üzerinde durabilmesini sağlayacak bir meslek sahibi olması için kilometrelerce öteye okumaya göndermişlerdi.
Müziğin sesi iyi gelmiyordu masanın üst rafına yerleştirdiği hoparlörden sesi açmak için ayağa kalktı sesi açtı, rafta duran aynaya bir müddet boş boş bakıp önceki gün aldırdığı kaşları derinden inceledi. Daha mı güzel olmuştu yoksa kendini giderek daha yapmacık mı yapmıştı bu yeni kaşlar, karar veremedi. Ardından sandalyesine yeniden oturdu ve tweetleri okumaya devam etti. İslami camianın önde gelen fenomenlerinden biri yine sinirlenmiş etrafa atarlı tweetler savuruyordu. Tweetlere göz ucuyla baktı tesettür ve başörtüsü hakkındaydı. Kaan’ın biralı resminin yeniden aklına gelmesiyle dini duyguları kabaran Nermin bu tweetleri okumadan fotoğrafları açmadan retweetlemeye başladı ve hemen ardından tweetter hesabını kapatarak facebook hesabına döndü, islami tessettür sayfalarına girerek kendine yeni tarzlar imajlar geliştirmek için sayfaları gezinmeye başladı.
Facebook sayfasında epeyce gezindikten sonra masanın kenarında duran telefonun bildirim ışığının yanıp söndüğünü farketti mesaj gelmişti. Mesaj sınıftan arkadaşı Sevil’dendi ve ” kızım sen slk mısın” diye yazıyordu. Kız kaşlarını çatarak “Ne diyorsun senb be mal” diye cevap yazdı. Çok geçmeden gelen cevapta aynı seviyesizlikteydi “kızm sen gerzekalı mısın attığın tweetleri okudun mu”. Kız tweetleri okumadan atmıştı ama tessettürle ilgili tweetler olduğunun farkındaydı. Acaba Kaan ve arkadaşı onları ima ettiği mi anladı o yüzden mi böyle yazdı diye düşündü. Çok geçmeden sayfa açıldı, “Her örtülü Müslüman olmayabilir. Görüntü yanıltabilir! Rahibeler de örtünür ama hristiyandırlar ve kiliseye giderler!”,”Başörtüsünü aksesuar gibi kullananların sayısının,iman ettiği için kullananlardan daha fazla olduğu bir toplumda yaşıyoruz” gibi tweetleri retweet yapmıştı, tweetlerin birde resimleri vardı, resimlere bakmak o ana kadar aklına gelmemişti, kız resimin üstüne tıkladı ve birden kendini garip hissetti.
Ekranda konser alanında erkek arkadaşlarının omuzlarında dolanan kızlar vardı, üstelik o gün yayınlanan ulusal gazetelerin birinden alınan resimlerdi bunlar, “Okulda Şenlik” başlıklarıyla yayınlanmıştı resimler. Kendi ayaklarının üzerinde durabilmesini sağlayacak bir meslek sahibi olması için kilometrelerce öteye okumaya gönderen kızlar kedi ayakları üzerinde durmuyor, erkek arkadaşlarının şeddeli ayakları üzerinde durup dans ediyorlardı. Kız o an ne yapcağını kestiremedi birden tüm hayatının karardığını hissetti, rezil olmuştu. Öbür taraftan da gazetenin diğer başlıklarını inceliyordu, “Ünversitede Karşıt Görüşler Arasında Eğlence” başlıklarını gördü, medyanın olayı bir zafer edasıyla sunmasına şaşımıştı doğrusu. Teşhir edilmişti, ahlaksızlığı gözler önüne serilmiş, erkek arkadaşının kendini konser alanında omuzunda taşımasını tüm ülke görmüş ama medya bunu zafer edasıyla servis ediyodu.
Sahi neyin zaferiydi bu?
Yusuf KOCAMAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder