Sükûtun sözden kat be kat değerli olduğu şu zamanda yazmak:
Deli cesareti!
Lakin değil midir ki,
O’nu arayanlar bulamaz fakat O’nu bulanlar sadece arayanlardır…
Salih bir niyetle ve sahih olduğunu düşündüğümüz insanlarla
çıkıyoruz bu yola.
Belli mi olur! Belki de kendi kuyumuzu kazıyoruzdur. Belki darağacının ipini geçiriyoruzdur
boğazımıza. Ve hatta belki bizi ayakta tutan iskemleye tekmeyi biz
atıyoruzdur.
Kızmayın bize, gülmeyin de!
Hayatı biraz daha anlama ve anlamlandırma adına buradayız. Yaşamanın
fiziksel bir döngüden fazlası olduğunu düşünüyoruz.
Yaşamak, büyük
cesaret!
Deli cesareti!
Yaşamak derken, bir görevi ifa edercesine yaşamalı insan.
Yaşam anlayışının temelinde kavramlar olmalı ve en tepesinde
“adalet” yer almalı.
İnsanın kendisine, toplumuna ve dünyadaki tüm varlıklara karşı
adil olması.
Ve ardından pratiğe geçmeli insan. Halatı boynuna
geçirmelerini beklememeli. Baharın ilk çiçeği olmaya yeltenmeli.
Sevmeli, sevilmeli…
Kabuklaşmış tüm kavramların kabuğunu kırıp yaşamalı.
Bunların yanında üzülmeli, ağlamalı ve bazı zamanlar
başarısız olabileceğini kabullenmeli!
Böyle olmalı hayat, olumsuzluklara karşı ha bire isyan edip
durmamalı.
Mutlu olurken diğer insanların mutluluğunu da isteyebilmeli!
Mutsuz olanları görünce huzursuz olmalı. Mutlu olabilmeleri
için çabalamalı.
Adil olmak, deli
cesareti!
Eğer yaşananlar huzursuz ediyorsa insanı, vicdanı el
vermiyorsa olanlara
Tepki göstermeli;
Eliyle oldu eliyle,
diliyle oldu diliyle, baktı olmuyor buğz etmeli gönlüyle.
Eğer niyeti salihse sürekli boş tenekeler gibi ses
çıkarmamalı. Bir şey yapamasa da yapanlara engel olmamalı.
Ve en önemlisi, unutmamalı!
On dört asır evvel
söylenenler, sadece on dört asır evveli için değildi!
İnsanoğlu önemsiz bir aygıtı dahi kılavuzuna bakmadan
kullanmıyorsa eğer, kendinin değerli bir varlık olduğunu bilmeli ve kılavuzunu
başucu kitabı yapmalı. Okumalı, düşünmeli, anlamaya çalışmalı.
Paylaşmalı!
Derdini, tasasını, sevincini, hüznünü…
Paylaşarak mutlulukların arttığını; mutsuzluklarınsa
azaldığını aklından hiç çıkarmamalı.
Paylaşmak, deli cesareti!
Lise defterine birkaç kelime karalamak her ne kadar kolay
olsa da, başka insanların okuyacağı, belki üzerinde düşüneceği yazılar yazmak
bir o kadar zor. Olur ya, eksiğimiz, hatamız, yanlış bir bilgimiz olabilir. Bu
tip durumlarda bize ulaşarak sorunu bildirirseniz minnettar kalırız…
Son olarak, gönüllü
yazıyoruz lakin burada olmamızın asıl sebebi çocukluk hayallerimiz değil!
Okuduklarımız bize burada olmamız gerektiğini söylediği için
buradayız.
Biz kelimeleri okurken onlarda nakış nakış işlendi içimize. Hemhal
olduk onlarla. Bazı vakitler uzaklaşmak, kaçmak istedik. Fakat ne onlar bizim
peşimizi bıraktı nede biz onlardan vazgeçebildik.
Derken kelimeler göründü bize. Bizim için düş olsa da onlar,
vazgeçmedik düştük peşlerine.
Ve şimdi buradayız.
Niyetimiz odur ki, burada yazanlar bir meclis konuşması
metni gibi değil de, muhabbet eşliğinde söylenen sözler gibi olur ve hep
birlikte hayatı yorumlarız. Bakarsınız
yazılan kelimeler dua niyetine geçer, kabul olur, çıkarız karanlıklardan
aydınlığa…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder